Birkaç hafta önce TBD 36. Ulusal Bilişim Kurultayı’na katıldım. Akademik ve sektörel olarak yoğun ve başarılı geçen etkinlikte bir panelse belki de etkinliğin en önemlilerinden oldu. 2023 Milli Teknoloji Hamlesi ve Stratejileri isimli panelde kitle olarak 80’e yakın kamu ve özel sektör profesyoneli vardı. Panelistlerden birisi salona karşı, “Kaç kişide yerli cep telefonu var” diye sordu. Bu beklenmedik soru karşısında salon önce duraksadı ve toplam iki el kalktı. Panelist ile beraber üç kişinin yerli telefon kullandığı anlaşılmış oldu. Bence panel bu noktada amacına ulaştı.

Bu panel kitlesinin de özellikle mili teknoloji hamlesi ve stratejileri ile ilgilendikleri düşünüldüğünde, 3/80 olan bu oran, esas problemi işaret etmelidir. Kaçımızda yerli malı telefon, araba, akü, lastik, televizyon ya da beyaz eşya vardır?

Tabi burada bu durumun tüm sorumluluğunu tüketicilere atmak da doğru değil. Tüketici de, “aynı kalite, aynı özellik ve aynı fiyatta vardı da almadık mı” diyebilir, hakkıdır. Bu noktada da sorumluluk, ülke yönetimi ve sanayicilere düşüyor.

İstemeyerek de olsa Vestel’i ele alacağım. Vestel z20'de tüm Android telefonlarda olduğu gibi iki çeşit güncelleme geliyor. Birincisi gömülü yazılım güncellemesi, diğeri de güvenlik güncellemesi. Güvenlik güncellemesi aslında Google tarafından üretilen bir güncellemenin telefona uyarlanmış hali. En son gömülü yazılım güncellemesinden sonra neredeyse 1 yıl oldu. Güvenlik güncellemesi ise en son Kasım 2018 güncellemesi. Hadi gömülü yazılım güncellemesi ihtiyacı yok diyelim, peki ya güvenlik güncellemesi ihtiyacı. Kasım 2018 sonrası Google 12 tane aylık güncelleme yayınlamış.

Diğer yandan ürün modellerini ele alalım. Dün, belki o zamana göre ortalamanın üzeri başarılı bir model koydunuz. Ama bugünün güncel orta ve üst seviye telefonlarına yanına bir güçlü yerli alternatif koymaya devam edemediğinizde, düzenli yeni ürün modelleri ile teknolojiyi yakalayamadığınızda, yerli müşteriyi üzeceğiniz gibi size referans olan (hatırlayalım Cumhurbaşkanı Erdoğan Vestel Venüs kullanın demişti) kişileri de üzer, hatta küstürürsünüz. Telefon zor ve yorucu bir alan olsa da markayı doğrudan etkileyecek bir alan. Özellikle Vestel gibi güçlü bir firmadan, beyaz eşyadaki gibi, daha profesyonel ürün güncelleme süreci, daha hızlı ve üst seviye ürün modellemesi bekliyoruz. Ayrıca devlet de uyguladığı yabancı telefonlara vergi bariyerlerinin karşılığında yerliden devamlılık ister. Aslında bunlar, tüketiciler adına tüm sanayicilerden talebimiz olabilir. Bu yazıyı okuyan birçok okuyucu yerli ürünleri kullanıyor ve kullanmaya da devam edecek. Onları gururlandırmak da sanayicilerin elinde.

Tekrar tüketici olarak kendimize dönersek, konu teknoloji olduğunda üretmeyi içselleştirmiş bir ülkeyiz diyemiyoruz. Tüketici olarak, bir marka yabancı televizyonu alırken dahi Çekya değil de Japonya’da üretilenini seçebilen “derinlikte” yabancı ürün kullanıcısı kitleyiz. Elbette istisnalar var, artıyor da, gururla bunlardan biriyim. Ama istisnalar kaideyi bozmaz. Daha kötüsü, bu yabancıcılık durumu kamusal karar vericilerde de olunca, yerli bir sanayinin gelişmesini beklemek gerçekten bir hayal işi oluyor.

Şu bir test olsun: Kullandığımız ürünlerde yerli ve milli seçme refleksini gururla tüm yurda yayabildiğimiz zaman, herhangi bir toplantıda, katılımcıların çok değil dörtte birinin yerli telefon kullandığını duyabildiğimiz zaman “bu iş oluyor” diyebiliriz. Yapmamız gereken ilk çalışmalar da bu refleksi oluşturacak farkındalığı sağlamak ve gerekli sosyolojik çalışmaları yapmak olacaktır. Bu çalışmalardan en etkilisi de, eminim ki, öncülerin, kanaat önderlerinin, yöneticilerin örnek olmalarıdır. Gördüğünüz gibi bu konu özünde teknik değil, yani üretimle ilgili bir konu değil. Konu milletin fertleri olan bizlerin beyni ve kalbi ile ilgili bir konudur.