Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye’nin 1974 yılında gerçekleştirdiği Kıbrıs Barış Harekatı’nın ardından ülkemize silah ambargosu uygulamış ve nitekim bu ambargoyu 1977 yılında kaldırmıştır. Akabinde 1987 yılına gelindiğinde ABD bütün Kıbrıs’ı kapsayacak şekilde bir silah ambargosu kararı almıştır. ABD’nin bu yöndeki kararının o dönem için temelinde Ada’yı tekrar tek devlet haline getirebilme düşüncesi yatmaktadır.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis 25 Şubat 2015 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’da bir araya gelmiş ve iki ülke arasında yatırım, eğitim, askeri gibi alanlarda işbirliği anlaşması imzalanmıştır.

Rusya ile GKRY arasında imzalanan anlaşma kapsamında Rus Savaş gemilerinin GKRY limanlarını kullanmalarının yolu açılmıştır. Nitekim Suriye’ye giden Rus savaş gemileri limanları kullanmaya başlamış ve mezhepsel ortaklığın da etkisiyle iki ülke arasındaki ilişkiler derinleşmeye başlamıştır.

ABD, GKRY’nin Rusya ile yakınlaşmasını tehdit olarak görmüş ve Kıbrıs’a silah ambargosunun kaldırılmasına yönelik karar ilk olarak eski başkan Donald Trump döneminde, 2020 yılında verilmiştir. Dönemin dışişleri bakanı Mike Pompeo, Kıbrıs’a savunma amaçlı silahların satışına yönelik kısıtlamanın kaldırılması için tebliği Kongre’ye bildirmiştir. Burada savunma silahlarının satışı iki koşula bağlanmıştır. Bunlardan birisi GKRY’nin kara para aklama ile mücadelede düzenlemeler yapması ve ABD ile işbirliği yapması; diğeri ise Rus savaş gemilerinin yakıt ikmali ve hizmet için limanlarına girişini engellemek için gerekli adımları atması.

Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlaması ile beraber AB’nin uyguladığı yaptırımlar kapsamında Rus savaş gemilerine limanların kapatılması kararını alması ile beraber AB üyesi olan GKRY de limanlarını Ruslara kapatmıştır.

17 Eylül 2022 tarihinde ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price yaptığı yazılı açıklamada “Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2023 mali yılında yeniden ihracat ve savunma malzemelerinin transferlerinin onaylanmasına izin vermek için Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilgili mevzuat kapsamında gerekli koşulları yerine getirdiğini tespit etmiş ve Kongre’ye tebliğ etmiştir. Koşullara uygunluk yıllık olarak değerlendiriliyor. Bu tespit ve belgelendirmenin bir sonucu olarak, Bakan, 2023 mali yılında Kıbrıs Cumhuriyeti için savunma ticareti kısıtlamalarını kaldırdı.”  ifadelerini kullanmış ve GKRY’ne yönelik uygulanan silah ambargosunun 2023 mali yılı için kaldırıldığını bildirmiştir. ABD’nin 2020 yılında ambargoyu kaldırmasıyla GKRY sadece savunma silahları temin edebilirken alınan karar çerçevesinde saldırı silahları temininin de önü açılmıştır.

Diğer yandan GKRY yaklaşık 1 yıldır İsrail’den “Demir Kubbe” adı verilen hava savunma sistemi pazarlıkları yapmaktaydı. Ancak füze sisteminin satışı önünde ABD ile İsrail arasındaki anlaşmalar gereği, Rumlara uygulanan ambargo da engel teşkil etmekteydi. ABD’nin aldığı son karar ile bu durumun önündeki engel de kalkmış oldu. Rum yönetimi, söz konusu sistemi Türk İHA ve SİHA’larına karşı kullanmayı amaçlamaktadır. Girit’te konuşlu S-300 sistemine ilave olarak GKRY’nin de bölgesel hava savunma sistemi alması, ülkemizin havadan kuşatılması anlamına gelecek, Doğu Akdeniz’den kaynaklı tehdidi artıracaktır. GKRY daha önce Türkiye ile çakışan parsellerde doğalgaz bulduğunu duyurmuştur. Bölgede sondaj ve arama-tarama faaliyetleri yapan TPAO’ya ait gemilere Hava Kuvvetlerinin koruma ve destek sağladığı biliniyorken, bu üstünlüğe engel olmaya çalışmaktadırlar.

ABD’nin aldığı karar Ada’daki iki tarafın eşitliği ilkesiyle çelişmekle beraber Rum tarafını da daha uzlaşmaz kılacaktır. Ayrıca Kıbrıs meselesinin “egemen eşitliğe dayalı iki devletli yapının kurulması” yolu ile çözülmesi yönündeki çabaları da olumsuz yönde etkileyebilecektir. ABD’nin söz konusu kararının ardından KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar yaptığı açıklamada “Bu kararı çok yanlış olarak değerlendiriyorum. Adada hem kuzeyde hem güneyde olumsuz algının yerleşmesi için bir hava gelişecek. 1974'den beri uygulanan bu ambargonun kaldırılması sonrası Kuzey de tedbirini alacak ve gerilim yükselecek. Gerek yoktu diye düşünüyorum” ifadeleriyle değerlendirmiştir.

Bölgenin barış, huzur, istikrar ve refahı için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, adada egemen eşitliğe dayalı iki devlet kurulması önerisinden hareketle gelecek tasavvurunda bulunulması ve Rum tarafını, çeşitli girişimlerle daha uzlaşmaz hale getirebilecek tutumlardan kaçınılması herkesin yararına olacaktır.

GKRY’nin çevrede tehdit olarak gördüğü tek ülke Türkiye’dir. Rumların en sık talebi ise Türk askerinin adadan çekilmesi gerektiğidir. ABD zaman zaman İsrail ve GKRY’ni NATO üyesi yapmak istediğini dile getirmektedir. Türkiye’nin kendi isteği olmadığı müddetçe NATO’dan ayrılması pek mümkün görünmese de, Türkiye’ye yönelik ötekileştirmeler, yalnızlaştırılmalar, baskılar ve güvensizliğin derinleşmesi sonrasında bir takım gelişmelerin yaşanması ise gündeme gelmesi muhtemel durumlardır.

ABD, burada NATO üyesi olmayan bir ülkeyi (GKRY) NATO üyesi başka bir ülkeye (Türkiye) karşı silahlandırırken hem GKRY’ni NATO’ya dahil etme hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına ulaşmasını engelleyebilmek adına bir baskı unsuru oluşturmaya çalışmaktadır.