Batı zehirlenmesi için birçok tanım olabilir. Benden de bir tane gelsin. Batı zehirlenmesi, “Batı’nın vitrine koyduğu unsurları kendine alternatifsiz ülkü edinme” olarak tanımlanabilir. Her şeyin iyisinin Batı’da olduğu, örneğin Batı’nın demokrasi uygulayışının en mükemmel iktidarı kullanma yetki delegasyonu olduğu gibi tezler bu zehirlenmenin başlangıç aşamalarıdır. İnsana ve kültüre göre olması gereken kanunların en mükemmelinin yine Batı’da olduğu varsayımı da bu kapsamdadır.

Hatta ulusalcılık/milliyetçilik düşmanlığı da bir Batı zehirlenmesi örneğidir. Bugünün Batı’sı, küresel dünyada ulusların değil, ülkeler arası ilişkilerin, geçişgenliklerinin, sınırsızlığın daha önemli olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır. Bu Batı zihniyetini körü körüne savunarak milliyetçiliğin düşmanı olmak da bu anlamda bir Batı zehirlenmesidir.

Bunlarla da yetinmez Batı zehirlenmesi. Teknolojinin en mükemmellerinin ancak ve ancak Batı’dan çıkabileceğini, bu nedenle Batı’nın peşinde olmamız gerektiğini düşündürür. Türkiye’nin akademik olarak da sanayi olarak da ilerlemelerde asla öncü olamayacağı ve hiç kasmadan Batı’nın çıktılarının en erken kullanıcılarından olunması gerektiğini savunur.

Batı zehirlenmesine ve müstemleke zihniyetine örnekleri ben vermeyeyim. Sizler bu yazıyı okuyunca sosyal medyada yorumlarla örnekler verebilirsiniz. Peki, bugünün Doğu’su neler başarıyor, ona bakalım.

  • Tüm alanlardaki bilimsel ve teknik makalelerdeki ilk 10 ülkenin, yarısı Doğu’dan. Makale sayısına göre ise Doğu, Batı’dan büyük.
  • Küresel mobil iletişim altyapısında kullanılan ilk üç markanın ikisi Uzak Asya’dan.
  • Akıllı telefon pazarında Uzak Asya lider.
  • Elektronik üretiminde Uzak Asya önde.
  • Çipte ise Uzak Asya, Amerika’dan ithal ettiği çiplere bağımlı olsa da bu bağımlılığı kırmak için tabiri caizse varını yoğunu harcıyor.
  • Durum çipte Asya aleyhine görünse de, birçok teknolojinin üretiminde kullanılan 20’ye yakın nadir elementin yarıdan fazlası Asya’da üretiliyor.
  • 5G patentlerinin çoğu Çin’de. 5G standartlarına teknik katkılarda Uzak Asya önde.
  • Sadece üretimde değil fikri mülkiyet ediniminde de Uzak Asya engellenemez hızla ilerliyor.
  • Biyoteknolojide, örneğin aşı üretiminde Çin ve Rusya öncüler.
  • Hindistan yazılımda büyük bir alt yüklenici işi oluşturmayı başardı.
  • Pakistan nükleer teknolojiye sahip ülkelerden birisi.
  • Neredeyse her şeyin üretiminde dünyanın fabrikası Asya.
  • Üretim üssü olarak görmeye alıştığımız Asya, araştırma geliştirme ve tasarım ile fikri mülkiyete de hâkim olmaya başladı.

 

Batı’dan alabileceklerimizin gerçekte daha da sınırlı hâle geldiğini, Doğu’nun güçlendiği ve yeniden zenginleştiğini, bununla beraber de daha ötesini istediğimizde kendimizin de yapabileceğini görmemiz gerekir.

Bunun üstüne Avrupa’nın ikiyüzlülüğünden bıktık, Amerika’nın ana ihraç malının silah ve savaş olmasından da bıktık. Bundan öte toprağımızı içine alan projelerden bıktık. Ya Doğu ya Batı (örneğin ya Patriot ya S-400) dayatmalarından da bıktık. Artık biraz da kendimize ve Doğu’ya dönmemiz gerekmez mi?

Gerekir! Şimdi, “hem Doğu hem Batı” demeliyiz. Batı zehirlenmesine benzer zihniyetin Doğu için de oluşma olasılığını unutmadan, içimizdeki “ne Doğu, ne Batı, Türkiye” fikriyatını da beslemeliyiz. Geçmişte dünyanın merkezini biz oluşturduk. Yine yapabileceğimizi biliyoruz.