Etiketlerdeki fahiş gıda fiyatları?

Tüm tüketicilerde bu sorunun cevabını merak ediyor.

Ekim sezonundaki fahiş gübre fiyatları?

Aslında tüm çiftçilerimizde bu sorunun cevabını merak ediyor.

Nedeni, gübre de girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden başlayıp, arz talep yetersizliğinden devam eden hikâye, havalar soğuktu, başımız ağrıdı, canımız sıkıldı ve en son serbest piyasa ekonomisi… Nasıl bir serbestlik ise bu ekonomi sistemi devamlı çiftçiyi ve tüketiciyi tokatlıyor. Serbest piyasa ekonomisi diye itelenen bu durumda en azından tüketicinin cebinden çıkan para çiftçinin cebine gitse tüketici olarak gam yemeyeceğiz. Serbest piyasa ekonomisi ağzıyla yazıyorum “en azından çiftçi bu işten para kazandıkça üretme şevki artacak dolaysıyla arz çoğalacak, fiyatlar düşecek ve tüketici mutlu olacak.” Serbest piyasa da mutlu son görecek.

Gübre fiyatlarındaki artışı ekonomik kriz gibi körükleyen, hatta olduğundan daha büyük göstermeye çalışanlar var. Ekim döneminde özellikle taban gübresinin çokça kullanıldığı bu sezonda gübre fiyatlarının konuşulması normaldir. Ama devamlı sorunları dile getirip çözüm odaklı hiçbir şeyin yapılmaması da en büyük açmazdır. Soruna sorunlarla yaklaşmak çözüm değildir. Sorun dillendiriliyorsa çözüm de en az sorun kadar paylaşılmalıdır. Ne yazık ki muhalefet aslî amacını bir kenarını bırakıp, siyasi rant uğruna çözüm odaklı olmayıp, çiftçinin yanındayız edalarıyla var olan sorunları da abartarak insanların bu sektöre olan bakış açısını ve sektöre olan güvenini yıkmayı başardılar. Muhalefet, gıda fiyatlarının artışını ekonomik krize oradan da bir siyaset krizine, giderek de bir yönetim ve temsil krizine dönüştürme hevesini aynı şekilde tarım sektöründe gübre fiyatları üzerinden bir yönetim ve temsil krizine dönüştürme çabası içine girdiği açık ve nettir.

ARAMIZDA DUYGUSAL ÇİFTÇİLER VAR!

Ekim döneminde gübre kullanmayacağım verim düşecek, rekolte düşecek gibi duygusal sözler söyleyen çiftçilerimiz var. İllaki gübre verimde önemli bir etmendir. Ama tek başına yeterli değildir. Tarımsal üretimde ekimden önce toprak hazırlığı ve ekimden sonraki bakım (gübreleme, ilaç vs.) işlemleri son derece önemlidir. Verimi etkileyen unsurlar arasında: yüzde 25 seçilen tohum, yüzde 25 ekimden önce toprak hazırlığı, yüzde 25 gübre, ilaç vs. ve son yüzde 25’lık dilim ise hasat işlemidir. Toplam yüzde 100 verimi elde etmek için bu unsurlar önemlidir. Gübre kullanmayacağım sözünü söyleyenler ya çiftçiliği ikinci bir meslek olarak, yan gelir getiren bir çalışma diye yapanlar ya da emekli olup düzeni yerinde olanlar kullanıyor. Peki asıl mesleği çiftçi olan ne yapacak? Peki hiçbir yan geliri olmayan, ailesinin geçimini sadece çiftçilikten sağlayan insanlar ne yapmalı? Böyle bir durumda ki çiftçi “ne yapar ne eder o gübreyi alır ve kullanır.” Burada ki en büyük sıkıntı “çiftçilerimizin az gübre kullanırsa verim alamayacağı yönde algının oluşturulmasıdır.” Ne yazık ki çiftçilerimiz kapitalist düzen çarklarının arasındadır. Daha fazla gübre, daha fazla ilaç, üzerine vitamin derken bunlar çiftçiye maliyet üzerine maliyet oluyor. Bu girdileri çoğunlukla hasat dönemine borçlanarak alan çiftçi o anda para vermediği için bedava gibi geliyor, fazla fazla kullanıyor. Ancak bizim çiftçi hasatta gözlerini açıyor ama o vakitte çok geç kalmış oluyor.

“Gübre hammadde olarak büyük ölçüde yurt dışına bağımlı olduğu için son zamanlarda kur hareketlerinden doğrudan etkilenmektedir.”  Bu cümle fırsatçıların ürettiği ve onlar için bir savunma cümlesidir. Ne yazık ki bu duruma siyasetçisinden bakanına, bürokratından gübreyi kullanan çiftçiye kadar herkesi inandırdılar. Hadi taban gübresinin sezonu da kullanılıyor. Sezonu olmayan üst gübreye ne demeli? Kullanılmadığı halde taban gübresi fiyatlarıyla yarışıyor. Organomineral gübreler ise, tamamen ayrı bir vaka haline geldi. Yüzde 100 yerli olduğundan dolayı Tarım Bakanlığı desteğini artırdı. Nedeni ise kimyasal gübreleri ithal ediyoruz. Çiftçilerimiz Organomineral gübrelere yönelsin hem verimleri artsın hem de maliyetleri düşsün diye. Bunlarda fırsat bu fırsat sanki ithal ediliyormuş, ya da dolarla hammadde alınıyormuş gibi arz-ı endam ederek zam üstüne zam yaptılar.  Bu fırsatçılık değil de nedir? Son üç aydaki fiyatlar. Taban gübreleri: DAP Gübresi Eylül:6250TL/ton, Ekim:6850 TL/ton, Kasım:8000TL/ton, NPK 20.20.0 Gübresi Eylül:4200TL/ton, Ekim:4700 TL/ton, Kasım:5950TL/ton, Üst gübreler: Amonyum Sülfat yüzde 21 Eylül:2900TL/ton, Ekim:3100 TL/ton, Kasım:3500TL/ton ÜRE Eylül:5200TL/ton, Ekim:6000TL/ton, Kasım:6500TL/ton, Organomineral üst gübre: 24.0.0+10.OM Eylül:3400TL/ton, Ekim:6000TL/ton, Kasım:7500TL/ton. Organomineral taban gübre: 8.21.0+5 SO3+ZN Eylül:5300TL/ton, Ekim:5600 TL/ton, Kasım:6250TL/ton olmuştur.

“Girdi maliyeti ve döviz kuru artışı gibi fiyat değişimlerinden etkilenmemesine rağmen bu durumlardan etkileniyormuş gibi tüketiciye sunulan ürün veya hizmet fiyatlarında artış yapılması haksız ticari uygulama kapsamındadır.” Yetkili “bakanlık birimleri” veya “haksız fiyat değerleme kurulu” acilen bu işe bir el atmalı öncelikle fabrikaları, gübre bayilerini, kooperatifleri, ziraat odalarını sonra da tohum ve ilaç bayilerini incelemeye almalı ve bu vurguna bir son vermelidirler.

SEVGİLİ BOZKURTLAR,

İçinde bulunduğumuz şartlardan dolayı Türk milliyetçilerine düşen görev ve sorumluluklar şekil değiştirmekte, ama özünü ve önemini her zaman muhafaza etmektedir. Bunun için, bizim ümitlerimiz daima canlı olacak, inançlarımız her dem yeniden doğacak ve birbirimize olan bağlılığımız asla zedelenmeyecektir.

Çiftçilerin yaşadığı sıkıntıları bilmeyen, evine ekmek götürme telâşındaki insanların önceliklerini anlamayan siyaset terzilerinin makası, ülkemiz tarımının kumaşını pürüzsüz kesemeyecek kadar kördür, işlevsizdir.

Son Söz: Yarınlarımızı bugünden daha güzel kılabilmenin ön şartı, öncelikle birbirimize, milletimize güvenmek ve üretim inancımızı kaybetmemektir. Daha güçlü bir Türkiye için, ülkemiz tarımının geleceğiyle ilgili ümitlerimiz önemli bir yer tutacaktır.