Çalkantılı bir süreçten sonra siyasi istikrar ve refah bekleyen Libya, 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlere büyük umut bağlamıştı. Seçimler, Libya’nın kaos ortamından çıkması için atılacak en önemli adım olarak görüşüyordu. Bir anlamda seçimler, Libya için dönüm noktası olacaktı. Ancak seçimlere sadece birkaç gün kalmış olmasına rağmen seçimlerin yapılıp yapılmayacağı henüz kesinleşmiş değil.

Seçime giden süreçte yaşanan birçok anlaşmazlık, seçimlerin yapılmasını imkânsız kılar nitelikteydi. Örneğin, Halife Hafter’in müttefiki Akile Salih’in Başkanlığındaki Temsilciler Meclisi, bir oldu bitti ile 8 Eylül’de Başkanlık seçim kanununu ve 4 Ekim’de meclis seçim kanununu ilan etti. Seçim kanunlarının Halid El Meşri başkanlığındaki Devlet Yüksek Konseyi ile istişare halinde hazırlanması gerekiyordu ancak bu yapılmadı. Bırakın istişareyi, seçim kanunu Temsilciler Meclisinde oylamaya bile sunulmadı. Bekleneceği üzere, ilan edilen seçim bu kanunları, Hafter-Salih cephesinin beklentilerini tatmin etmeye yönelik hükümler içeriyor. Zaten, seçim kanunu üzerinde geniş bir mutabakatın olmaması, seçimlerin adil ve eşit şartlar sunamayacağı algısını pekiştiriyor.

Seçimlerin sağlam bir hukuki dayanaktan yoksun olmasının ötesinde başka sorunlar da var. Adaylıkların onaylanmasında gözlenen çelişkiler bundan biri. Seçim Kanununa göre, ağır suçlardan ve yüz kızartıcı suçlardan mahkûm olanların adaylıklarının kabul edilmemesi gerekiyor. Nitekim Yüksek Seçim Komisyonu Başkanlık için aday olan 98 isimden 25 tanesini ya hüküm giydiği ya da çifte vatandaşlık taşıdığı gerekçesiyle onaylamadı. Ancak Halife Hafter gibi çok ağır insanlık suçları işlediği herkesin malumu olan birinin adaylığına engel olmadı ve başvurusunu kabul etti.

Adaylığı tartışma konusu olan bir diğer isim ise Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi oldu. 14 Kasım’da Başkanlık için aday başvurunu yapan Kaddafi’nin başvurusu hakkındaki mahkûmiyet kararı gerekçesiyle reddedildi. Milli Birlik Hükümeti Savunma Bakanlığı’na bağlı Askeri Başsavcılıktan Yüksek Seçim Komisyonuna gönderilen bir mektupta, Halife Hafter ve Seyfülislam Kaddafi’nin adaylık işlemlerinin, haklarında başlatılan tahkikat süreçleri sonlandırılıncaya kadar durdurulması talep edilmişti. Kaddafi’nin adaylık için başvuru yapması dahi, halktan ve Hafter’e bağlı milislerden protestoların düzenlenmesine yetti. Hatta Hafter’e bağlı milisler, bazı Yüksek Seçim Komisyonu ofislerine baskınlar düzenledi.

Halife Hafter’e bağlı milisler adaylığı kabul edilen ve 7 Aralık’tan bu yana seçim kampanyası yürüten adayların birçoğuna saldırılar düzenlemek suretiyle seçimleri sabote etmeye çalışıyor. Hafter’in kontrolündeki bölgelerde Hafter dışındaki bir adayın seçim çalışması yürütmesi neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda.

Halife Hafter’in adaylığını engellemek, seçim kampanyasını baltalamak istediği isimlerden biri ise kuşkusuz Milli Birlik Hükümeti Başbakanı Abdülhamid Dibeybe. Dibeybe’nin adaylığını engellemeye yönelik başvurular yapılmış olsa da seçimlere girmesinin önünde bir engel olmadığı ilan edildi. Seyfülislam’ın başvurusu da önce Yüksek Seçim Komisyonu tarafından reddedilmişse de temyiz süreci sonunda adaylığının önü 2 Aralık’ta açılmış oldu. Böylelikle Hafter’in seçimlerde rakip olarak görmek istemediği iki adayın seçime girmesinde bir engel kalmadı.

Ancak 6 Aralık’ta açıklanması gereken nihai aday listesinin henüz açıklanmamış olması, seçimlerin yapılamayacağı beklentisini güçlendiriyor. Libyalı bir çok siyasi liderin seçimlerin ertelenmesi çağrıları da dikkate alınırsa, seçimlerin Şubat-Mart 2022 gibi bir tarihe ertelenmesi ihtimal dahilinde. Bu ihtimal gerçekleşirse, ülkeyi 24 Aralık’ta seçimlere götürmekle görevlendirilen Ulusal Birlik Hükümeti’nin başarısızlıkla itham edilmesi ve düşürülmesi gündeme gelebilir. Kısacası, seçimler yapılamazsa daha büyük bir siyasi belirsizlik çok muhtemel görünüyor.