Blok zincirlerinin halka mal olan en önemli kullanım alanlarından biri olan dijital paralar (kripto paralar) ile beraber, bu paraların saklandığı ortamlar cüzdanlar (wallet), bu paraların alınıp satıldığı yani ticaretinin yapıldığı yerler borsalar (exchange) olarak adlandırıldı. Bugün bu borsalardan insanların en yoğun şekilde kullandıkları, merkeziyetli yani arkasında bir şirket olan, bu şirketin kurallarına göre işleyenleri.

Borsaların merkeziyetsiz olanları ise herhangi bir şirkete bağlı olmadan tamamen bir yazılım üzerinden yürüyen ve eldeki paraların piyasa ederinden takas edilmesini sağlayanlar. Bunlar, DeFi borsaları yani merkeziyetsiz finans olarak adlandırılıyor. Bu borsalar bugün bankaların sunduğu faiz verme, borç verme gibi bankalarınkini andıran faaliyetlerin yapıldığı yerler hâline geliyor, üstelik bir şube ya da yoğun insan kaynağı ihtiyacı olmadan, yani çok düşük maliyetler ile.

Örneğin, bir dijital parayı almak ve satmak isteyenler, almak ve satmak (takas) istedikleri fiyat aralıklarını belirtir ve bir yazılım bunları eşleştirirse, bu işlem alıcı ve satıcının rızası üzerine yani piyasa fiyatı üzerinden gerçekleşmiş olur. Yine bir dijital parayı bir Defi borsa üzerinde bekletmek (stake) durumunda, bu borsa, yine yazılım sayesinde faiz oranını o parayı bekletmek isteyenlerin arz/talebine göre belirleyebilir. Bu süreçte de yine bir insan rolüne gerek olmadığı gibi, farklı meblağlara farklı oranlar da, yazılımda tanımlanmış bir ayrıcalık var ise, verilebilir. Yine insansız bir kararla. Bir diğer örnekte de SWIFT benzeri bir aracı sistem ve yüksek maliyetler gerekmeden, blok zincirler aracılığı bir miktar dijital paranın bir cüzdandan bir başkasına dakikalar içinde iletilmesini sağlamak da mümkün.

Bu üç örnek ile DeFi denilen borsaların nasıl çalıştığını anlatmaya çalıştım. Özetle Defi, akıllı sözleşmeler yani yazılımlar aracılığı ile herhangi bir merkezi şirkete ya da regülasyona ihtiyaç duymadan, bankacılık hizmetlerini andıran servisleri hızlı ve düşük maliyetlerle sunmayı hedefleyen bir blok zinciri uygulama alanı.

Şunu belirtmek lazım ki, bugün, DeFi olarak işleyenler kadar bir şirkete bağlı olan borsaların yerleri de hukuken gri ve bazen de kırmızı alanda yer almakta. Çünkü bu borsaların, bu borsaları hedefleyen, çoğunluğu siber güvenlik ile ilişkili sorunlara maruz kalmaları, finansal dolandırıcılık faaliyetleri olup olmayacağı ya da en basitinden dijital para cüzdanın şifresi ve kurtarma kodları unutulursa paranın sonsuza dek erişilemez hâle gelmesi gibi sorunlar, bir mevzuat yani kanun gücü tarafından denetlenmeyen ya da çözülemeyen, insan olarak kanuni bir güvence alamadığımız, hukukun sınırlı işlediği örnek sorunlardan birkaçı.

Diğer yandan, özellikle kara paranın takibi olarak özetleyebileceğim her devletin ve hatta dünya güvenlik sisteminin takip etmesi zorunlu takiplerin yapılmasını da zorlaştıran, bazen de imkânsızlaştıran bir teknolojik gelişme DeFi.

Evet, merkeziyetsiz finans teknolojisi bir yandan hayatı müthiş kolaylaştırıyor ama bir yandan, tabiri uygunsa müesses nizama aykırı bir uygulama sunuyor. Elbette bugün durumunun bu şekilde nitelenmesi, yarın da bu şekilde kalacağı anlamına gelmiyor. Bugün dünyanın büyük bankaları, bankerleri, küresel finansmancılar DeFi ‘yi yoğun şekilde inceliyor, bu teknoloji ile servislerini nasıl sunabilecekleri deneyimliyorlar.

Türkiye de Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi planlaması ile bu alanda mevzuat oluşumunu desteklemek adına bir deney alanı oluşturmaya başlayacağını duyurmuştu. Bununla beraber Merkez Bankasının dijital paralar ile ilgili başlattığı çalışma da bu konuyla bir hayli ilişkili.

Bugün bile milyarlarca doları barındıran DeFi servisleri, getirilecek mevzuatlar ile beraber hem verimlileşirken hem de maliyetlerin azaldığı bir bankacılık sistemi sunabilme potansiyeline sahip. Önümüzdeki on yılın ve ötesinin hikâyelerinden birisi de DeFi.