Geçtiğimiz günlerde üniversite sınav sonuçları açıklandı. Sınav sonuçlarına göre gençler umarım istedikleri ama mutlaka tercih ettikleri bölümlere giriş hakkı kazandılar. Bu yazımız biraz bu yeni üniversitelilere biraz da onların ebeveynlerine.

Üniversite hayatı, liseden ve haliyle çok yoğun bir sınav maratonu ve stresinden çıkmış gençler için bir dinlenme yeri gibi görünebilir.

Kötü haber, üniversite ile daha ciddi sınavlar geliyor. Üniversite boyunca alacağınız 20-30 dersin sınavlarından bahsetmiyorum.

MEZUN OLDUNUZ, YA SONRA?

Bir ülkenin geleceğini etkileyen faktörler arasında en önemlisi ‘beşeri sermaye’dir. Üniversiteler de beşeri sermayeyi güçlendirmek için önemli bir görev üstlenirler. İşte bu yazımda üniversite dönemine biraz dokunmak istiyorum.

Genelde başarı ve başarısızlık bir Allah vergisi olan akıl ile ölçümlenmeye çalışılır. Bu aslında biraz da işin kolayına kaçmaktır. Çevrenize baktığınızda, başarılı olanların sadece çok akıllı olanlar olmadığını göreceksiniz!

İnsanları başarıya götüren iki kavramdan burada bahsetmek istiyorum. Birincisi “sosyal sermaye”, ikinci ise “fikrî sermaye”dir.

SOSYAL SERMAYE

Sosyal sermaye, Robert Putnam tarafından, “Koordine edilmiş olaylarla toplumsal etkinliği arttırabilecek güven, norm ve sosyal ağların oluşturduğu sosyal organizasyonlar veya sosyal ilişkiler toplamı” olarak tanımlanmaktadır. Sosyal sermaye bu anlamda “iyi ilişkilere” vurgu yapar.

Sosyal sermaye, üniversite aşamasına kadar demografiniz, aileniz, mahalleniz, şehriniz üzerinden büyürken, üniversite ile artık sınırlar olmadan sosyal sermayeyi arttırabilmek mümkündür.

Üniversitede zaten yurdun farklı yerlerinden gelen birçok öğrenci bir araya gelecektir. Buna ek olarak üniversitedeki öğrenci toplulukları gibi sosyal sermayeyi zıplatabilecek imkânlar da bir hayli fazladır. Teknik topluluklar bulacağınız gibi sosyal bilimlerden, sanattan, spordan da birçok topluluk sizi bekliyor. Farklı disiplinlerde eğitim gören birçok müstakbel arkadaşınız da, belki ömür boyu en iyi arkadaşlarınız olacak kimseler...

Üniversitenin ve şehrin ekosisteminden mutlaka faydalanın. Okuduğunuz şehirde ilginizi çeken etkinlikleri takip edin, yeni ufuklar geliştirin, yeni insanlar tanıyın. Bu arada okuldaki ilgi duyduğunuz konulardaki konferansları da kaçırmayın.

Üniversite siyasetin yeri değildir ama bu siyasetten ve düşünceden uzak kalmanız anlamına gelmiyor. Apolitiklik bir yandan yönlendirilmeye de açıklıktır. Apolitik olmamanızı, milliyetçi kişilerle bir arada olmanızı diliyorum.

Bir diğer konu da sosyal medya. Bence fırsat varken canlı canlı, medyasız sosyalleşmeye bakın.

İlk olarak sosyal sermaye ile başladım. Fikrî sermaye kadar önemli, ama arka planda kalıyor. Bir sonraki yazımda ise fikrî sermaye/ bilgi sermayesi ile devam edeceğim.