Haddini bilmez densizler kervanına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve avanesi de katıldı. Türkiye dört bir taraftan saran çetrefilli sorunlarla mücadele etmek durumundayken dahi kendi çıkarlarına zarar vermek pahasına KKTC’nin varlığı için düvel-i muazzama göğüs gererken, KKTC’nin tepesine sızmış bedhahlar, göğsümüze hançer saplamaya kalkıştı. Türk milleti, Akıncı ve yardakçılarına haddini bildiren bir tepki gösterdi.

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, İngiliz The Guardian gazetesine verdiği demeçte, “Kuzey Kıbrıs'ın Türkiye'ye bağlanmasının ‘korkunç’ olacağı” yönündeki hezeyanları ve buna yöneltilen haklı ve sert cevaplar kimin Kıbrıs Türklüğünün savunucusu, kimin Kıbrıs’ın istismarcısı olduğunu ifşa etti. KKTC’nin varlığının bânisi olan ve onu ilelebet yaşatmayı millî bir dava olarak gören Türk milliyetçiliği, Kıbrıs’ta kimin ne tarafa hizmet ettiğini, kimlerin bu kutsal davaya ihanet ettiğini açıkça görmüş oldu. Rumların, Kıbrıs’ı Yunanistan ile birleştirerek tamamen bir “Elen” adası hâline getirilmesi hayâline, yani “Enosis”e taşeronluk yapmak için Rum olmanın şart olmadığını da bu vesileyle müşahede ettik.

Türkiye’nin tüm gücüyle ve samimiyetle Kıbrıs’taki Türk varlığı için mücadele ettiğini göremeyenlerin, Kıbrıs’ı bir dönem sömüren ve adanın ikiye bölünmesinin altyapısını hazırlayan İngiltere’nin ayağına gidip, adeta “Aman bizi Türkiye’den kurtarın” dercesine boyun eğmeleri, merhum Rauf Denktaş olmak üzere Kıbrıs davasına ömrünü adayan, bu uğurda canını veren nice Türk milliyetçisinin kemiğini sızlatmıştır. Haysiyetsizliğin en daniskasını sergileyen Akıncı ve onun bu tavrını savunan ahmaklar, Kıbrıs Türklüğünün utanç ve öfkeyle anacağı isimler arasına girmiştir.  

Bu densizlik yetmezmiş gibi, Türkiye’den gelen haklı ve yerinde tepkilere cevap vermeye kalkışan Akıncı ve avanesi, söylenen sözlerin bir gaftan ibaret olmadığını, kasıtlı bir şekilde Türkiye’ye ve Türk milliyetçiliğine başkaldırdıklarını tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya koydu. Türk milliyetçilerinin “faşizan” olduğunu iddia edecek kadar akıl ve izan yoksunu olan bir zat, Kıbrıs davasının en önde gelen savunucusu Devlet Bahçeli’ye ve liderlik ettiği Milliyetçi Hareket’e dil uzatarak şuursuzluğun zirvesine ulaştı.

Türk milliyetçilerinin KKTC topraklarının Ankara’dan, Erzurum, Şırnak ya da Edirne’den farksız olduğuna kalpten inanan, KKTC’nin yönetiminde olup Kıbrıs Türklüğüne hizmet edenlere saygı ve sevgiyle bakan, onların derdini dert, mutluluğunu mutluluk belleyen, dolayısıyla KKTC için güç ve gurur kaynağı olan bir büyük değer olduğunu anlayamayanların vay hâline!

Yeniden seçilmek için kampanyasını başlatır başlatmaz kendini Londra’ya atıp, oradan Türkiye’nin Kıbrıs’taki meşru varlığını sorgulayanlar, KKTC Cumhurbaşkanlığı gibi bir makama lâyık olmadığını böylelikle belli etmiştir. Nitekim, gelecek nisan ayında Kıbrıs Türk halkının hür ve demokratik iradesini dünyaya duyuracak cumhurbaşkanlığı seçimleri, Akıncı’ya verilecek derslerin en güzeline sahne olacaktır. Yaklaşan seçimde, Kıbrıs Türklüğü ile Türkiye arasına nifak sokmaya teşebbüs edenlere haddi, bizzat Kıbrıs Türk halkı tarafından bildirilecektir.

Kıbrıs Türk halkı, Akıncı’nın suyunun ısındığını, vadesinin dolduğunu ilan edecektir. Ne Rum dostları ne de İngiltere’deki destekçileri Akıncı’nın tarih olmasını engellemeye muktedir olamayacaktır. Kıbrıs’ın Türkiye için önemini ve anlamını kavrayamamış, aklını ve ruhunu Türkiye’nin muhasımlarına kaptırmış, Türk milletine ve Türkiye’nin fedakâr desteğine lâyık olamamış ve Türkiye’ye dil uzatacak kadar gerçeklikten kopmuş olanların Kıbrıs’ın geleceğinde yeri olmayacaktır, olmamalıdır.