ABD Başkanı Biden, geçen temmuz ayında Ankara Büyükelçiliğine Cumhuriyetçi Parti’den Temsilci ve Senatör olarak görev yapmış olan Jeff Flake’i aday göstermişti. Yaklaşık üç buçuk ay sonra, Senato Flake’in atanmasına onay verdi. Meslekten diplomat olmayan, eski bir siyasetçinin Ankara Büyükelçiliğine seçilmesini, Türkiye’nin eski bir siyasetçiyi Vaşington’a büyükelçi atamasına misilleme olarak değerlendirenler oldu. Bazıları ise, Biden’ın “ben rakip partinin senatörünü dahi atayabilen bir demokratım” mesajı verdiği yorumlarını yaptı. Bunu diyenlere göre, ABD Başkanı bize “demokratlık” dersi veriyordu. Ancak işin aslı hiç de öyle değil.

ABD’nin hükûmet sistemi gereğince, büyükelçiler gibi üst düzey pozisyonlara atamalarda Senatonun rıza göstermesi gerekiyor. Başkan, atanmasını istediği büyükelçi adaylarını Senatoya bildirdikten sonra, Senatonun Dış İlişkiler Komitesinde adayların dinlendiği oturumlar düzenleniyor. Eğer Komite, aday gösterilen kişinin söz konusu pozisyona uygun olduğuna kanaat getirirse, adaylık Genel Kurula havale ediliyor. Senato Genel Kurulunda adayın çoğunluk tarafından onaylanması hâlinde aday, büyükelçiliğe atanmanın şartlarını sağlamış oluyor.

ABD Başkanlarının büyükelçilik görevi için aday gösterdiği zevatın büyük bir bölümü Senatonun rızasını alıp atanabilmiş. Ancak yargıç, büyükelçi ve bakan adaylarının birçok kez Senatoda reddedildiği de olmuş. ABD Başkanları, aday gösterdiği kişinin Senatodan onay alamaması gibi bir durumla karşılaşmamak için, Senatörlerin nabzını yoklayıp onay alması en muhtemel isimleri aday göstermek gibi bir teamül geliştirmiş. Bazen de işler beklendiği gibi gitmediğinde, ABD Başkanları adayın reddedilmesini siyasi bir yenilgi olarak değerlendirdikleri için, adayını çekip başka bir isimle değiştirme yoluna gidebiliyor. Trump ve Obama döneminde üçer bakan adayı, bu akıbetle karşılaşmıştı.

Senatoda hangi partinin çoğunlukta olduğu bu noktada önem arz ediyor. Senatoda hâlihazırda 50 Cumhuriyetçi ve 48 Demokrat bulunuyor. 2 bağımsızın Demokratlarla hareket etmesi ve Demokrat Partili Başkan Yardımcısı Harris’in Senatonun Başkanı olması sebebiyle, Demokrat Parti çoğunluk konumunda. Biden’ın da Demokrat olduğu dikkate alınırsa, Biden tarafından aday gösterilen yetkililerin onay almasının kolay olduğu düşünülebilir. Ancak, Biden’ın aday gösterdiği isimlerin büyük bölümü Cumhuriyetçiler tarafından benimsenmediği için birçok üst düzey atama henüz gerçekleştirilemedi. Bu sene içerisinde Dış İlişkiler Komitesine gelen 173 adaylıktan şimdiye dek sadece 48 tanesi onaylandı.

ABD’nin hâlihazırda yaklaşık 100 ülkede büyükelçisi yok. Biden görevde on ayını tamamlamış olmasına rağmen Ankara’nın haricinde sadece dört başkente büyükelçi ataması yapabildi. Trump ise aynı süre zarfında 40’a yakın büyükelçi atamıştı. Biden’ın büyükelçilik için aday gösterdiği yaklaşık 60 isim hâlâ Senatonun onayını bekliyor. Zira Cumhuriyetçiler, Biden’ın büyükelçi atamasına siyasi saiklerle engel oluyor ya da en azından süreci uzatıyor. Almanya, Hindistan, Fransa, Çin, Birleşik Krallık ve İspanya, ABD büyükelçisinin atanamadığı onlarca ülkelerden bazıları.

Peki onlarca aday Senato onayı alamazken, atanabilen beş büyükelçiden biri olan Flake’in alameti farikası ne ki Cumhuriyetçiler ona veto koymadı? Öncelikle Flake, yaklaşık 20 yıl Kongre üyeliği yaptığı için Senatörler bir meslektaşına engel olmak istemedi. İkincisi, Flake her ne kadar Trump’a muhalif olsa da Cumhuriyetçi Parti kimliğine sahip. Yani Cumhuriyetçilerin siyaseten itiraz edeceği birisi değil. Biden için ise Flake, Cumhuriyetçi görünümlü uysal bir yandaş. Biden Flake’i büyükelçiliğe atayarak, Trump’a sırtını dönerek kendisine destek çıkan Cumhuriyetçileri mükâfatlandıracağını göstermiş oldu. Kısacası, Biden’ın derdi Türkiye’ye “demokrasi mesajı” vermek değil, Trump karşıtlarını ödüllendirerek iç siyasette kendi pozisyonunu güçlendirmek ve büyükelçi atama krizini bir nebze de olsa hafifletmekti.