Hani şu şarkının sözleri var ya; “Bir şey yapmalı, bir şey yapmalı” diye haykırılan. Ne zaman duysam o sözleri, bir Türk Milliyetçisi olarak yerimde duramaz oluyorum. Müthiş devrimci bir ruhu var o nakaratın! Sol görüşlü kardeşlerim için bu şarkı yıllarca “ne yapacağını bilmeyen şarkı”, ya da “bir şey yapılması gerektiğini söyleyip ama hiçbir şey yapmayan slogan” olarak kalmıştır, bir şey yapmalı! Kendi içinde sade bir durum. Bir şey yapmalı, eee? Yaptın mı bir şey? Yok! Kaldırdın mı kıçını? Yok! Bir şey yapmalı, eee anladık elbet o kadarını da, yapıyor musun bir şey? Yapılan bir hamle var mı? Yok! Aferin!

HERKESiN BiLDiĞiNi HEYECANLA HERKESE BAĞIRMAK! TARKAN’IN ‘GEÇÇEK’ GERÇEĞi

Yaklaşık üç hafta öncekoronavirüs testi pozitif çıkan Tarkan, iyileşir iyileşmez yeni şarkısı “Geççek” için çalışmaları hızlandırdı. 17 Şubat’ta YouTube’da yayınlanan şarkısı son 24 saatte milyonlarca kez dinlendi. Büyük yıldız, büyük sanatçı (Megastar)nın yeni çıkardığı şarkısında yer alan, “Geldiği gibi gitçek, her şeyin sonu var bu çile de bitçek, hadi yeter artık fena bunaldık, düş babam artık düş yakamızdan...” sözleriyle pandemi salgını ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Dünyada 424 milyondan fazla insan koronavirüse yakalandı, ölenlerin sayısı ise yaklaşık 6 milyona yaklaştı. Bu salgın hastalık maalesef herkesin yaşam şeklinin ve kalitesinin değişmesine neden oldu.

Diğer taraftan bizim ana ve yavru muhalefet Tarkan’ın “geççek” parçasında ne arıyor olabilir ki? Bu süreçten sonra oturup, toplanıp, konuşup, hatta inzivaya çekilip “doğru muhalefet”in ne olduğunu aramak gerekiyor? Ana ve yavru muhalefetin “geççek” parçasının arkasına gizlediği farklı bir mesajı, bir durumu varsa, şayet “bıçak kemiğe dayandıysa”, insanlar zaten “bir şey yapmalı” diyordur. Her zamanki gibi ana ve yavru muhalefetin yaptığı tek şey “herkesin bildiğini heyecanla herkese bağırmak” aslında bu durum biraz da onlar için uygun adım yerinde saymaya benziyor.

Tarkan bizim büyük yıldızımız, güzide sanatçılarımızdandır. “Almanya’nın Renanya-Palatina eyaletinde yer alan Alzey kasabasındabir Çoban Yıldızı gibi doğmuş, ülkemizde güneş gibi de parlamıştır.” “Şarkılarını dizide kullanmak isteyen yapımcı ve yönetmenlerin telif hakkı için ödedikleri parayı Mehmetçik Vakfına bağışlatan duyarlı bir sanatçımızdır.” Yine insanları maddi ve manevi olarak bunaltan ve bir buçuk yıldan fazla süren pandemiye karşı duyarlılık gösterdiğini düşünerek “geççek bu günlerde inşallah” büyük yıldız diyoruz. Tabii ki şarkılarımız, türkülerimiz ve sözlerimiz böyle zamanlarda bizlere yol göstermelidir.

BİR ŞEYLER YAPMALI AMA YALNIZ OLMUYOR!

Tarım konusu yıllardır beynimi meşgul eden, beni zorlayan bir konu olmuştur. Ya ben konuyu çok abartıyorum ya da işin ciddiyetini ifadeden acizim. Oysaki “tarımda ciddiyet eksikliği olmamalı. Anlık kararlar, anlık cümleler ve anlık işlerle yürüyen günü kurtarma anlayışı bir kenara bırakılmalıdır.”

Bugün, ülkemiz tarımı bir kez daha freni patlamış bir araba gibi yokuş aşağı gitmeye başladı ve “bir şey yapmalı” noktasını çoktan geride bırakmış durumdayız. Olan biteni izleyen aklı başında her insan ise aynı soruyu soruyor: “Ne yapabiliriz?”

Ve bir kez daha, karanlık çöktüğünde tarlamızın ortasında fenersiz yakalanmak üzereyiz; aklımızı toplamak ve birlik olmak zorundayız. Her türlü potansiyele sahibiz, zorumuz kime! Bu toprakları tekrar bereketine kavuşturmak mümkün! Köylüyü göçe zorlayan yanlış kararları değiştirmek mümkün! Aracılar, 3, 4, 5 ve 6 harfiler ve dev şirketler karşısında çiftçilerimizin alın terinin karşılığını alabileceği bir sistem inşa etmek mümkün! İklim krizini yönetmek mümkün! Tarım politikalarıyla, azalan su kaynaklarımızı yönetmek mümkün! Tarım politikalarıyla, tarımsal girdileri doğru yöneterek; verimliliğini kaybeden topraklarımızı kurtarmak mümkün! 84 milyon vatandaşımızın sağlıklı, ucuz ve güvenilir gıdaya erişimini sağlamak mümkün! Tarımı, ülkemizin ekonomisine ve istihdamına en büyük katkı sağlayacak sektörlerden biri hâline getirmek mümkün! Yoksulluğu bitirmek mümkün! Özetle “gelecek tarımda ve geleceğimizi şekillendirmek ise bizim elimizde!” Aksi durumda; “empati, acıma, merhamet, adalet duygusu, vicdan, ahlak sözcüğünü hiç duymayacak gelecek nesiller...”

Hepimiz bu ülkenin gemisindeyiz. Kişilerin değil, bakanlığın temsilcisi olduğumuz sürece bizi kimse yıpratamaz! Kendini ülkemiz tarımının geleceği konusunda sorumlu hisseden, bu mesleğe gönül vermiş ve emek harcamış meslektaşlarımdan ricamdır:Ayağa kalkın ve ses verin!... Üzerinizdeki bu ölü toprağından silkinin, zira meydanı boş bıraktığımız yeter!

Son söz: Frene basan değil, gaza basan kişilerle sonuna kadar yolumuza devam edelim!