Bir süredir büyük sıfırlama diye bir görüş tartışılıyor. Bu görüşün iki binden fazla liderin katılacağı Davos Zirvesi’nin de konusu olacağı söyleniyor. Bu arada Dünya Ekonomik Forumu (WEF), Davos’ta gerçekleşmesi planlanan zirvenin yeni tip koronavirüs (Kovid- 19) salgını nedeniyle 2021’de Singapur’da yapılacağını açıkladı.

Kovid-19 salgını sonrasında ulus devletlerin kendilerine özgü para ve maliye politikalarıyla uyumsuzluk gösteren devletlerin politikaları tek elden standart biçimde yürütülecek ya da söz konusu devletlere özgürlük(!) getirecek bir otoriteye ihtiyaç duyuluyor. Bu otorite hem sistemin kurallarını belirleyecek hem de uygulamaları denetleyecek. Özetle bu, salgın sonrası ekonomiyi sürdürülebilir bir şekilde yeniden inşa etme görüşüdür. İşte bu görüşe yeniden yapılandırma, büyük sıfırlama deniliyor.

Bu yaklaşım aslında çok önceleri aşinalık kazandırma maksadıyla yayımlanan çeşitli bilimkurgu romanlarında ortaya atıldı. Salgını öne çıkararak son derecede masum gerekçelerle ortaya atılan bu yaklaşımın altında aslında dünyanın gelişmiş ülkelerinin egemenliği altında toparlanması, elitlerle halk, zenginlerle fakirler, yönetenlerle yönetilenler arasında ayrımlar yapılması görüşü yatıyor.

Küresel güçlerin daha iyi bir dünya diye yola çıktıklarında fakirlere daha büyük mutsuzluk getirdiklerine tanık olduk. Küreselleşmenin temelini oluşturan bu politikalar, seçeneksiz kalmış bir dünyada etik değerleri bir yana bırakarak yalnızca sermaye hareketlerinin serbestliği üzerine inşa edilmiş bir finansal dünya yaratarak zengini daha zengin kılmaya yöneliktir.

Londra merkezli uluslararası insani yardım örgütü Oxfam’ın yayınladığı eşitsizlik raporuna göre, koronavirüs pandemisi dünya çapındaki ekonomik eşitsizliği büyüttü. Oxfam raporuna göre, dünyadaki milyarderlerin toplam serveti Mart 2020 ile Aralık 2020 arasında 3 trilyon 900 milyar dolarlık artışla 11 trilyon 950 milyar dolara yükseldi. Dünyanın en zengin 10 kişisinin serveti aynı dönemde net olarak 540 milyar dolar arttı.

Dolayısıyla yeni normal, yeniden yapılandırma, büyük sıfırlama görüşü adı altında masum görünen bu gibi yaklaşımlara biraz daha duyarlı olmalı ve kuşku ile bakmalıyız.

YA YİYİP ÖLECEĞİZ YA DA AÇLIKTAN ÖLECEĞİZ

Dünya son 5 yıldır yoğun bir şekilde alternatif protein kaynakları üzerine kafa yormakta ve projeler geliştirmektedir. FAO ve OECD raporları incelendiğinde, laboratuvar eti olarak bilinen yapay et ticaretinin gelecek 20 yılda artacağı, Batı ülkelerinde canlı hayvan üretiminin ve ticaretinin duracağı konuşulurken Gates, “gıdanın geleceği” olarak gördüğü yapay et tüketilmesi fikrini yeniden gündeme getirdi. Dünyanın en zenginlerinden Bill Gates, ineklerin çıkardığı gazların küresel ısınmadaki payına dikkat çekerek zengin ülkelerin hayvanların yetiştiriciliğini bırakıp yapay et tüketimine geçmesi gerektiğini, gerçek et yerine laboratuvarda hayvan hücrelerinden üretilen etin tüketilmesi çağrısı yaptı. Dolayısıyla hayvan yetiştiriciliğine gerek kalmayacağını ve metan gazı salınımının azalacağını söyleyen Gates, yapay etin tadının farklı olmasına zamanla alışılabileceğini belirtti.

Küresel oligarşinin organize ettiği dolaylı olarak tarım savaşında; yüzlerce yıllık bilgi ve tecrübe tabanı üzerinde yürüttüğümüz tarımsal üretim sürecine bir anda “misafir sanatçı” gibi yabancılaşıverdik. Bizdeki duruma bakalım. Üreticinin kendine güveni kalmaz, üretimde alıştığı gibi inisiyatif kullanamaz. Her adım, sektöre yön vermeye başlamış yabancı uzmanların ağzından çıkacak “sihirli sözcüklere” bağlıdır artık. Yetiştireceği ürün seçiminde de eski güvenini yitirir maalesef.

Bizim vakit kaybetmeksizin bu konu üzerinde durmamız, kafa yormamız gerekir. Herkes için önemli bir konudur.

Tüm insanlığı tutsaklık ağının içine almak için; küresel kontrol mekanizmaları durmaksızın işletiliyor. Milyarlarca insan topluluklarına düşünülen çoklu tedbirleri uygulamak için tabii ki bireyleri her anlamada güçsüzleştirmek gerekiyor. Yapayalnız, sağlıksız, eğitimsiz, ekonomik gücü kalmamış, bir yerlere kaçıp gitme imkânı olmayan bireyleri son olarak midelerinden yakalayarak elektronik olarak tam kontrol altına almak, özetle robotlaştırmak isteniliyor. Yakın zamanda insanlar “ah ne güzel”, “hayat daha da kolay olacak” diye deri altına belki de para vererek kendilerini “çipletmeye” başlatacaklar. İsterseniz aklımızın bir köşesinde kalsın, “teknoloji sadece onu yaratana hizmet eder.”

Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir kişi, birilerinin hoşuna gitmeyecek bir söz söylediğinizde veya protesto etmeye kalkıştığınızda “çipinizi kapatabilir” söylemedi demeyin!

Bill Gates ateşi elimize verdi, hamle yapma sırası bizde. Fazla bilimkurgu gibi geliyor olabilir, ancak asıl soru yapabilir miyiz yoksa yapacak mıyız? Bence kesinlikle yapabiliriz. Teknolojiye ve toprak kaynaklarına sahibiz, bu değişimin gerçekleştiğini görecek miyiz? O kadar emin değilim.

Tarımsal üretimde olun ve sağlıcakla kalın, güzel ülkemin “çipsiz” insanları.