Acısıyla, tatlısıyla, hüznüyle ve coşkusuyla bir yılı daha geride bırakarak yeni bir yıla ulaşmış bulunmaktayız.

2020 yılına damgasını vuran olay, dünyaca mücadele edilen pandemi (dünya ölçeğinde küresel salgın) oldu. İlk defa Çin’de ortaya çıkan bu virüs yaşamımızı etkiledi, âdeta dünyamızı altüst etti. Dolaysıyla ekonomik, sosyal ve politik açıdan bizlere yeni bir bakış açısı kazandırdı.

Bu salgından her sektör farklı şekillerde etkilendi ve etkilenmeye de devam edecek gibi görünüyor. Etkilenmeyen ya da daha az etkilenen tek sektör tarım diyebiliriz. Dolayısıyla etkilenen sektörlerin kalbi, en önemlisi ve olmazsa olmazı tarım sektörü oldu. Çünkü diğer sektörlerin doğrudan veya dolaylı olarak gelişmelerini tarıma borçlu olduklarını ülkece kabullendik.

Bu salgında T.C. Sağlık Bakanlığı kadar, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığının da önemli bir işleve sahip olduğunu gördük. Bu süreçte Kovid-19 salgınından korunmanın tıbbi yöntemler dışındaki en önemli etkenlerinden ikisi, her insanın “temiz ve sağlıklı su ile gıdaya ulaşımı” olduğunu anladık. Pandeminin en belirgin özelliği süresiydi. Küresel boyutta olduğu, genelleşmiş ve sürece belirsiz olduğu için bu krizden çıkmak uzun zaman alacak gibi de görünüyor. Geride bıraktığımız 2020 yılı, “ülkemiz ve milletimiz adına; salgın, yangın, sel, deprem, dolu ve don olaylarını kapsayan çeşitli zorluklarla dolu bir yıl olarak hafızalarımızda yer aldı.

2020 yılı özellikle pandemi süreci, sağlık ile birlikte tarım sektörünü en popüler sektör hâline getirdi. 2021 yılında da tarım sektörü önemini koruyacak gibi görünüyor. İşte bu atmosferde tarım herkesin konuşmak istediği bir konu oldu. Bilen, bilmeyen konuşuyor demeyi çok arzu ederdik ancak daha çok bilmeyenlerin konuştuğu bir yılı geride bıraktık. Nasıl bir “etiksizlik” ise; tarımla hiç ilgisi olmayan meslek mensupları 2020 yılında ağır “tarım uzmanı” oldu. Tarım hakkında bilgi sahibi olmadan âdeta fikir fırtınası gerçekleştirdiler. Kendilerince ülkemiz tarımının röntgenini çektiler(!) 2021 yılı gerçek konu uzmanlarına kulak verilen bir yıl olur diye umut ediyorum.

Pandemide stratejik tarımsal ürünlerde kendi kendine yeter duruma gelebilme hedefi ülke olarak benimsendi. Tarım gündeminden hiç düşmeyen köylerden kentlere olan göçün tersine, kentlerden köylere bir nüfus akımı yaşandı. Pandemi süreci tarım nüfusunun gençleşmesine olanak sağladı. Üretimin devamlılığında etkin olarak görev alan tarım işçileri şimdiye kadar hiç şahit olmadıkları ilgi, alaka ve kolaylıkları gördüler.

2020 yılında küresel ısınma, iklim değişikliği ülkemiz tarımı açısından 15-24 Mayıs tarihleri milat oldu. Önce 35-40 dereceleri gören aşırı sıcak hava hareketleri ve hemen sonrasında 0 ve -1 dereceye kadar düşen aşırı soğuk hava sıcaklıkları ve doğaya açık olma riskinin getirdiği dolu, don ve fırtına gibi iklim faktörleri birçok bölgede tarımsal ürünlerde ciddi zarar oluşturdu. Çiftçilerin birçoğu yeniden ekim yapmak zorunda kaldı. Bu olaylar özellikle hava hareketlerinin sonucu, ürünlerde verim düşüklüğünün yaşanmasına neden oldu. Sularımızın hızla kirlenmesi, baraj ve göllerimizin giderek çekilmesi ve kuruma sürecine girmesinin görülmesi gibi gündemdeki temel konular ışığında, “hepimiz için zor geçen 2020 yılını” geride bıraktık.

Bütün bu olumsuz manzaraya rağmen, ülkemiz tarım sektörüne yön veren, Türk çiftçileri, T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı ile personeli, akademisyenler-öğrenciler ve özel sektör-odalar, STK’lar, birlikler, kooperatifler gibi paydaşlarla birlikte tarım ailesine yakışır şekilde 2021 yılına dair beslenen umutlar, düşünü kurduğu güzel günler doğal olarak oldukça fazladır.

Bu tarım ailesinin 2021 yılından beklentilerini bir yazı dizisi hâlinde öncelikli olarak “Türk çiftçilerinin 2021 yılından beklentileri” sonra sırasıyla “T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı ile personelinin 2021 yılından beklentileri” ve “Akademisyenler-öğrencilerin 2021 yılından beklentileri” başlıkları altında köşemde kaleme alacağım. Özellikle çiftçilerimizin beklentilerini belirli tarımsal girdiler (akaryakıt, tohumluk, tarımsal ilaç, kimyasal gübre ve tarımsal pazarlama) konularında daha açık boyutlarda yazmak istiyorum.

Odalar, STK’lar, birlikler ve kooperatifler gibi paydaşların 2021 yılından beklentilerini yazmayı düşünmüyorum. Ne zaman ki görevlerinin bilinciyle bir çiftçi temsilcisi gibi hareket ederler, gerçekten çiftçi temsilcisi/ çiftçi ortağı kuruluşlar olarak kendilerini gördüğümüzde onlara da destek olmayı ve köşemde yer vermeyi düşünüyorum.

Ülkemiz tarımının ne kadar fazla olursa olsun; çözülemeyecek hiçbir sorunu, aşılamayacak hiçbir sıkıntısı yoktur ve olmamalıdır. Suni gündemler, yapay tartışmalar ve kısır çekişmeler ülkemiz tarımının önünü kesmemeli, tarımsal üretime zarar vermemelidir. Türkiye sevdalılarının ayağa kalkışıyla, “Türk tarımı” sorunlarından kurtulacaktır.