Yeni koronavirüs salgını ile beraber, halk bir anlamda evlere sığındı. Kamu işlevleri için kamu kurumlarına gitmek yerine uzaktan bu işleri halledebilme talebi arttı. Türkiye Cumhuriyeti e-Devlet kapısı bu noktada en mahir araç olmakta. Tüm vatandaşların girebildiği bu sistemde uygulama sayısı da gittikçe artıyor.

Vatandaşların evlerde olması ile internet ve sosyal medya, vatandaşlar için bir arabirim haline geldi. Bu elbette enformasyon yayıcıların da yönünü daha fazla sosyal medyaya çevirdi. Bu anlamda sosyal medya, bir iç kamu diplomasisi aracı olarak bundan önce olmadığı kadar öne çıktı ve çıkmaya da devam edecek.

Sosyal medyanın ana mecra haline gelmiş olması, sadece vatandaş ve devlet tarafında değil, maalesef bunlara tehdit unsurlar tarafında da gerçekleniyor. Sosyal medya; bölücü, yıkıcı ve sinsi terör örgütleri tarafından da yoğun şekilde kullanılıyor. Gerek PKK, gerekse FETÖ kendilerine ait sosyal medya hesaplarını, Atatürk, T.C., adalet gibi maskelerle gizlemekte, psikolojilere hitap eden, araya sokuşturulmuş mesajlarla da bu örgütlerin görüşlerini yaymakta. Bundan sonraki dönemde de bu çaba ve yöntemlerin güçleneceği görülmelidir. Zira artık daha fazla vatandaşımızın sosyal medya erişimi var. Üstelik sosyal medya erişimindeki yaş aralığı da genişliyor.

İnternet mecralarındaki bu tür terör tehditlerine karşı duruş ise yine sosyal medya üzerinden olacaktır. Ancak bu çalışmanın siyasi partiler ya da fikrini ifade edebilen vatandaşlar yanında devlet aygıtları tarafından da yürütülmesi gerektiği açıktır. Devlet aygıtları bundan önceki dönemde ağırlıklı olarak bu hesapların arkasındakilere ulaşarak, polisiye ve adli yöntemlerle bertaraf etme yoluna gitmiştir. Artık bu yeterli değildir. Bunda da tam anlamıyla başarılı olunamamaktadır. Türkiye, yurt dışı merkezli sosyal medya şirketlerinden bilgi alabilmek ve mahkeme emirlerini uygulatabilmek için etkin bir yöntemi halen oluşturamamıştır. Sosyal medya mecralarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve mahkemelerine muhataplıkları, çevreleyici şekilde sağlanmalıdır.

Bu olana dek ise internet ve sosyal medya yalan haber ve hakarete açık halde kalmaktadır. İşte bu nedenle, tehdit kaynağı hesapların arkalarındaki unsurlar bulunana dek, devlet kurumlarının bizzat açacakları sayfalar ve hesaplar ile karşı algı yönetimi yapması gerektiği açıktır. Üstelik bu çalışmalar herhangi bir konu ile ilgili detay da içereceğinden güçlü bir içerik oluşturacaktır. Kamu diplomasisi olarak adlandırabileceğimiz bu çalışma, herhangi bir konuda, en azından dengeli bir kamuoyu görüşü oluşmasını sağlayacaktır.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı yakın zamanda bir Sosyal Medya Kullanım Kılavuzu yayınladı. Kılavuzlar sadece okuyanlara faydalıdır. “Yaşasın Hakikat” sloganı ile duyurusu yapılan bu kılavuz önemli bir çalışmadır, ancak ötesinde çalışmalara ihtiyacımız olduğu açık. Özellikle “devlet kurumu güveniortaya koyabilecek birYalan Haber Teyit Sitesi” kurulmasını oldukça önemli görüyorum. Haberin yayılmaya başladığı andan itibaren en fazla 1 saat içinde gece gündüz fark etmeksizin yalanı ortaya çıkaracak ve doğruyu yaymaya başlayacak bir çalışma sistematiğine göre çalışacak ve bunun gerektirdiği şekilde fonlanacak bu ofis, eminim Türkçe içerikli birçok yalan haberin yayılmasının önüne geçecektir. Bu sayede haberlerin griliğinden de bir nebze kurtulabiliriz.