Sevgili çiftçi ve tarım dostu okurlarım; bu hafta bir çiftçimizden mail aldım. On üç bin dönümlük arazide tarımsal üretim yapan Eskişehir’in önder çiftçisi Özer Çolpan Bey’den mektup niteliğinde bir mail…

Hâl hatır sormuyor...

Derdin ne demeyenlere, dertlerini anlatmaya çalışıyor...

Sevgili Alparslan,

Tarımsal üretim uzun bir süreç. Yağış rejimine dayalı tarım (kıraç) koşullarında neredeyse üreticinin 2 yıllık emeği sonucunda elde ettiği ürün; (kimse bu durumdan bahsetmese de) aslında üreticinin 2 yıllık gelirini ve gelecek yıllarda kullanacağı işletme sermayesini oluşturuyor.

İçinde bulunduğu üretim yılı için üretici sermaye oluşturuyor ancak üretim esnasında üreticinin girdiler konusunda adeta eli kolu bağlanmış bir şekilde bütün yükü sırtına alıyor ya da almak zorunda kalıyor. Akaryakıt, gübre, ilaç, işçilik gibi tüm giderlerin enflasyon ve çoğu zaman enflasyon üzerinde artmasına karşın; iş dönüp dolaşıp fiyat konusuna geldiğinde üretim maliyeti konusunda yapılan bütün hesaplar ya göz ardı ediliyor ya da çiftçi de üretim maliyeti yokmuş gibi davranılıp ortaya bir fiyat konuluyor.

Alparslan Bey, yapılan tüm maliyet hesaplamaları bir yana en acı olan gerçek ise bu işe emeğini vermiş olan insanların ürettikleri ürünün fiyatı konusunda hiç söz sahibi olmadıkları bir üretim sarmalında olmaları…! Aslında “Söz hakkı olmadan üretim sarmalında nefes almaya çalışıyoruz…”

Sizde bir çiftçi çocuğusunuz ve üretimin içindesiniz. Gelin hep beraber soralım: Acaba sanayicilerimiz, esnaflarımıza bu şekilde bir üretim modeli önerse hangisi bunu kabul eder? Aslında cevap çok basit: HİÇBİRİ…

Alparslan Bey, peki üretici bu konuda ne yapabilir? Aslında bu sorunun cevabı da belli: HİÇBİR ŞEY…

Çünkü sosyal olarak kâğıt üzerinde örgütlü alan ama gerçek anlamda yapayalnız üretim yapmaya çalışan üreticilerimizin gücü tek başlarına hiçbir şey yapmaya yetmez, yetmiyor da. “Ne girdiler konusunda nede ürettikleri ürünlerin satış fiyatları konusunda üreticiler yani bizler söz sahibi değiliz.”

Alparslan Bey, var olan sistem üreticinin fiyatlarını kullanarak piyasayı manipüle etmeye çalışmaya devam ettikçe, üretici cephesinde hiçbir şey değişmeyecek ve her zaman olduğu gibi “tüm umutlar gelecek bahara kalacak…” İyi çalışmalar dilerim. Özer Çolpan.

Birinci ağızdan, ne halde olduklarını, nelerle boğuşmak zorunda kaldıklarını, kazançların yıldan yıla değişiklik gösterdiğini ama son dönemde çiftçi olduklarına pişman edildiklerini yazıyor.

DEMEK İSTİYOR Kİ…

Çiftçilik benim dede, baba mesleğim. Ben de aynı yolda devam ediyorum, bende bir çiftçiyim. Dedem, amcam ve babam ölene kadar çiftçilik yaptı. Bende ömrüm yettiği kadar üretmeye devam edeceğim. Fakat üretim şartlarından dolayı birkaç yıl önce Şeker pancarı yetiştirmeyi bıraktım, geçen yıl ayçiçeği üretiminden vazgeçtim. Bu gidişatla önümüzdeki üretim sezonunda mısır ekmeyeceğim. Aslında bunları üzülerek hissettiriyor…

Sadece Çiftçi Özer Çolpan seslenmiyor! Aslında tüm çiftçiler haykırıyor!

Girdiler çok yüksek!

Ürün bizim elimizde iken para etmiyor!

Üreten bizleriz, biz hariç herkes kazanıyor!

Üreten, yetiştiren ama verdiği emeğin karşılığını pek alamayan çiftçi, bu gidişle memlekette efendi değil adeta köle olma yolunda hızla ilerliyor…

Çiftçi dertli...

Çiftçi zorda...

Çiftçi, borçlu...

Hepsinden kötüsü de çiftçinin memlekette derdini anlatacak kimsesi yok. Çiftçi temsilcisi olduğunu belirten; odalar, birlikler, kooperatifler… Özetle çiftçi STK’larının neler yaptıklarını, kimin, kimlerin temsilcisi olduklarını herkes biliyor, bunları tekrar tekrar yazmayacağım.

Kimse çiftçilik yapmak istemiyor! Bu bir yanlış bilgidir. Çiftçiye yapılan haksızlıkları hangi mesleğin insanına yapsanız o da o mesleği yapmak istemez. Ama çiftçilerimiz her türlü olumsuz şartlar da dahi üretimden asla vazgeçmiyor. “Bizim çiftçimiz ülkesine, milletine ve devletine sadıktır.”

Çiftçinin mütevazılığını kimse eziklik zannetmesin, zira çok yanılırlar. Çiftçi tohumun tarlayla buluşmasından sonra verdiği enerjiyle topraktan çıkışı sağlayan ve hasat dönemine kadar toprağın ve tohumun doğayla ahengini gözlemleyen, hayatını doğayla harmanlayan bir bilgedir.

Son söz: Kim derki çiftçi kazanamıyor. Bilin ki ezbere konuşuyor. Çiftçi dertli, doğrudur! Çiftçi zorda, doğrudur! Çiftçi borçlu, doğrudur! Çiftçinin kazancı giderek azalmakta, bu da doğrudur! Çiftçi kazanıyor fakat üretim maliyetlerinin ürün fiyatları karşısındaki üstünlüğünden dolayı bir sonraki yılın üretim dönemine hazırlık yapma da zorluk çekmektedir.

101’İNCİ YIL DÖNÜMÜNÜ İÇTENLİKLE KUTLUYORUM. 

Bağımsız ve onurlu yaşamak için, aziz vatanımızı işgal edenlere karşı verilen kurtuluş destanının sonucu olan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101’inci yıl dönümünü içtenlikle kutluyorum. 

Cumhuriyet’in ilanı ile neticelenen bu muhteşem sonuç; Türk milletinin kendi topraklarında asla yenilemeyeceğinin tüm dünyaya ilanı olmuştur.

Bu duygu ve düşüncelerle, kutsal vatanımızın varlığı ve bağımsızlığının dünyaya kabul ettirildiği bu çok anlamlı zaferin yıl dönümünde, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün silah arkadaşlarını; büyük Türk milleti için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi şükran ve minnet duygularımla anıyorum.