Son günlerde öngörülen göreve layık olma durumu, verilen görevde yeterli bilgi ve beceri kazanmış olma durumu “liyakat” ve “nicelik değil, nitelik” sözlerini fazlaca duyar olduk. Aslında, her şeyin sonucunu özetleyen özlü sözler bunlar. Liyakatin önemi ve gerekliliğinden, geçen haftalardaki yazımda bahsetmiştim. Bu hafta nicelik değil, “nitelik” sözlerinden bahsetmek istiyorum.

Ülkemiz tarımında göreceli “çokluk” ile verimliliği elde etmek yerine, “kalite” ile sağlamak gerektiğini unutur olduk. Ya da en azından benim gözlemlerim bu yönde. Bu konuda aklıma ilk gelen Bakanlık bünyesindeki personel sayısı. “T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı; Merkez/Taşra Teşkilatı 65.046 kişi, Bağlı Kuruluşlar 63.968 kişi ve İlgili Kuruluşlar 11.772 kişiden oluşmaktadır. Bakanlık genel toplamında ise 140.786 kişilik büyük bir teknik kadro”. Peki bu sayıların niceliği kadar, acaba niteliği de önemli değil mi? Personel sayısıyla mı fark yaratılacak, yoksa ilgi çeken ve ihtiyaç duyulan, çalışmalarla mı?

Aristo’nun anlamlı bir sözüyle devam edelim: “Eleştirilmek istemiyorsanız hiçbir şey söylemeyin, hiçbir şey yapmayın! Hatta hiçbir şey olun!

OLAYLARA BASİT BAKMAK, FARK YARATMAK; FARKLILIK FARKTADIR!..

Çocuk kalmanın, olaylara onlar gibi basit bakmanın, fark yaratmak olduğuna inanıyorum... Bir düşünün, çocukken ne kadar özgürce hayal kurduğunuzu. Çok daha rahat bir bakış açısıyla ve kuralsız hareket etmek değil miydi bizleri farklı kılan? Kişinin düşünsel berraklığı profesyonel becerileriyle birleştirmesi ve işini bu ruh haliyle yapması, ortaya çıkan işin niteliğine yansıyor. İşlerin doğru yürümesi için yalnızca bir tek doğru olduğunu düşünen, bu fikirden şüphe etmeyen, alternatifleri sorgulamayan insanlarla hayalperestleri karşılaştırdığınızda, durum biraz daha soyutluk kazanıyor. Aslında bu durumun en iyi özeti: Bir karalamayı çocuklara gösterin ve ne gördüklerini sorun. Daha sonra, aynı şeyi yetişkinlere sorun. Ne demek istediğimi o zaman anlayacaksınız.

TARIMSAL EĞİTİMDEKİ BAŞARISIZLIK, RÖVANŞI OLMAYAN YENİLGİDİR!

Bugünkü Ziraat Fakültelerinin hali çok acıklı! Fakültelerimiz var, adım başı üniversitelerimiz var! Fakat bizim sıkıntımız nicelikte değil, nitelikte! Dolaysıyla nitelik düşüklüğünün tedavisi daha zor, maalesef.  Az olanı çoğaltabiliyorsunuz fakat on niteliksiz kişi, bir nitelikli adamı eğitemiyor-öğretemiyor! Aslında çarpıcı olan insanlarımızın eğitimsizliği değil, eğitim sistemimizin beceri kazandıramaması!

Büyük önder, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün geometri kitabı yazdığı bir ülkede; üniversite öğrencileri “öğrenmeyi ders kitabını ezberlemek zannediyor.” Laboratuvar ve araştırma can çekişiyor, uygulama yok denecek kadar az! Dolayısıyla mezun olan meslektaşlar sahalardan uzak, masa başı işler kovalamakta ve olacaksa da; mümkünse illa ki tarım bakanlığı! Bu durumda sahiden tarım eğitimindeki amacımız nedir?

Ziraat mühendislerine, büro elemanının yapabileceği işi yaptırmak ne derece doğru? Ülkemiz tarımının ara elemana ihtiyacı var... Lise seviyesinde meslek okullarının ve teknik okulların sayısı artırılmalıdır. Aksi durumda herkes mühendis! Herkesin aklı dümende, herkes dümen peşinde..! Hiç kimsenin aklına kürek almak gelmiyor!

TARIM TOPLUMUNDA İKTİSADİ AKIL!

Tarım toplumunda her anlam ve alanda iktisadi aklın gelişmesi son derecede önemlidir. Günümüz Türkiye’sinde; “eğitim sisteminin planlanması, çağın geçerli mesleklerini öğreten, yeni gelişen meslekleri öğretim programlarına yerleştiren, endüstri ile okulların bağını pekiştiren, mesleki-teknik eğitimi ihya eden bir yapılanma esas olmalıdır.”

İktisadi akıl, “çok iyi yetişmiş, tarım mühendislerine, ekonomistlere, maliyecilere, mühendislere, mimarlara, yazılımcılara, tarım uzmanlarına en başta da öğretmenlere ve akademisyenlere ihtiyaç duyduğumuzu açıkça haykırmaktadır.”

Son Söz: İktisadi aklın sesine kulak vermeli, bilimin ışığında yürümeliyiz! Ülkemiz, ihracatı içindeki ithalat yükünü azaltmak için doğal kaynaklarına sahip çıkmalı, “yenilenebilir enerjiden” yararlanma kapasitesini maksimize etmeli, yüksek teknolojiye dayalı değişim değeri yüksek olan ürünlerle, dünya rekabet denizinde hak ettiği yeri almalıdır. Ekonomik ve sosyal organizasyonlarımızı, iktisadi aklın gereğince düzenlemeli, özellikle gençlerimize milli kimlik ve ruhla akıl ve bilim bayrağına sarılmaları için fırsat vermeli, onları yüreklendirmeliyiz!

Bir tek iyi var, o da bilimin ışığında yürümek, insanlığı yürütebilmektir!..

Doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün çiftçilerimizin, aziz ve şerefli Türk milletinin, gönül ve kültür coğrafyalarımızda yaşayan kardeşlerimin Kadir Gecesini kutluyor, en içten saygılarımı sunuyorum. Gecemiz mübarek, dualarımız kabul ve Allah yardımcımız olsun.

Sağlıcakla kalın.