Uzun zamandan beri S400, Patriot ve F35 gibi silahları, bu silahlarda kullanılan teknolojileri, ABD/NATO ve Rusya’nın silah ticaret hacimlerini, Türkiye’nin hangi silahı ne sebeple tercih etmesi gerektiği gibi aslında çok teknik ve stratejik meseleler üzerinde konuşuyoruz. Artık silah teknolojisinden ve savunma sanayiinden tamamıyla bihaber olanlar bile Rus yapımı S400 hava savunma sistemi ile Amerikan yapımı F35 savaş uçaklarının bir arada kullanılıp kullanılamayacağı konusunda fikir sahibi. Bilgisi olan olmayan herkes, iki ülke arasındaki rekabeti, “S400 ile F35 kapışırsa kim kazanır” seviyesinden takip eder hale geldi.

İki büyük satıcı arasında kalan Türkiye, stratejik önemi olan bu silahları aynı anda envanterine katmak istediği için üç ülke arasında bir diplomasi trafiği yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Nisan'da ABD Başkanı Trump’la görüştükten bir gün sonra Rusya Devlet Başkanı Putin ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise Erdoğan’ın Putin’le görüştüğü gün ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton S-400 hava savunma sistemi ve F-35 programı hakkında bir temas gerçekleştirdi.

S400’lerin alım sürecinin tamamlandığını ve artık Rusya’dan gelecek teknik ve askeri ekipler vasıtasıyla hava savunma sistemlerinin Temmuz ayında konuşlandırılacağı birçok Türk yetkili tarafından dile getirildi. İki ay kadar bir süre sonra S400’lerin Türkiye topraklarında olacağının defaatle ve de en üst makamlardan ifade edilmesi, ABD’yi buna engel olma konusunda daha girişken ve sert olmaya zorluyor.

Geçtiğimiz gün bir açıklama yapan ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick Shanahan, bu konularda görüşme trafiğinin arttığını ve ilişkilerin daha iyi bir noktaya gittiğini belirtse de hâlâ Türkiye’nin S400 alması halinde F35 programından çıkarılabileceğini savunuyor. ABD’li Bakana Türkiye’nin buna İncirlik Üssü’nü kapatma kararıyla karşılık verip vermeyeceğinin sorulması üzerine Shanahan, birden bir Türkiye’nin “stratejik ortak” olduğunu hatırlayıveriyor: “Onlar bizim stratejik ortağımız. Önemli olan bu. Buna uzun vadeli bir ilişki olarak bakmak zorundasınız. Yolda engeller var. Şimdi, S-400’ler ve F-35’ler bir arada olmuyor.” Yani ABD, eğer Türkiye onun yörüngesinden çıkmaz ve Rusya’dan S400 satın almazsa “stratejik ortak” ilişkisinin devam edeceğini, Türkiye’nin ABD’ye karşı bir hamle yapmasının da “stratejik ortaklık ile bağdaşmayacağını” belirtiyor.

Denklemdeki diğer ülke olan Rusya ise satışın tamamına erip S400’letrin beklendiği üzere bu yaz aylarında konuşlandırılacağını ve sistemin yıl sonuna kadar aktifleştirileceği düşüncesinde. Zira Türkiye ile Rusya arasında, bugün itibarıyla, bu anlaşmasın rafa kaldırılması gibi bir görüşme yaşanmamış. Ne var ki, Rusya için sadece ticari bir iş olarak görülmeyen S400’lerin Türkiye’ye yerleştirilmesi, Putin için büyük bir jeopolitik mesaj ve kazanım olacak. Dolayısıyla, Rusya da Türkiye ile varılan anlaşmanın ABD baskısı yüzünden iptal edilmemesi için hem Ankara hem de Washington’a çok ifşa etmeden de olsa direnç gösteriyor.

Suriye’de son birkaç gündür Esad rejiminin Rusya desteği ile Soçi Mutabakatında bir “çatışmasızlık bölgesi” olarak kabul edilen İdlib üzerindeki saldırılarını artırmış olması da kim bilir belki Rusya’nın Türkiye’ye verdiği bir mesajdır. Rusya, İdlib’teki kaosu ve trajediyi derinleştirmek suretiyle Türkiye’nin dikkatini ABD’den Suriye’ye kaydırmasını istiyor olabilir (mi?). Böyle bir hesap yoksa bile son günlerde Suriye’ye daha çok kulak vermeye başladığımız bir gerçek.