Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki terör sahasını temizleme ve bölgeye barış getirme konusundaki kararlılığı meyvesini vermeye başladı. Afrin’den Kandil’e kadar uzanacak olan bölge, kısa süre sonra Türkiye’nin kontrol ettiği bir alan halini alacak. Böylelikle Türkiye’nin terör kaynaklı kaygılarını hafifletecek bir güvenlik kuşağı, PKK terör örgütünün kurmayı hedeflediği terör kuşağının yerini almış olacak.
Türkiye’nin en üst seviyeden defaatle dile getirdiği askerî harekât belli ki kısa süre içinde başlayacak. ABD, “DEAŞ ile mücadele” için piyon olarak öne sürdüğü PKK/PYD güçlerine, Türkiye karşısında daha fazla kalkan olamayacağını anlamışa benziyor.
Trump geçen yıl Suriye'deki askerî varlığını çekmek istediğini açıklamıştı ancak bu ülkedeki ABD askerî varlığı çeşitli bahanelerle devam etti. ABD, devriyeler düzenlenmesi gibi oyalama taktikleri ile Türkiye’nin direncini kırmaya, Türkiye’yi operasyondan vazgeçirmeye çalışmış olsa da Fırat’ın doğusundaki mevcudiyetini ilelebet muhafaza edemeyeceğine kanaat getirmiş olmalı. Nitekim ABD’nin, “Türkiye, yakın zamanda Suriye'nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dahil olmayacak” şeklindeki açıklamanın ardından Amerikan askerlerinin çekilmeye başlaması Türkiye’nin kararlı ve tavizsiz duruşunun somut bir sonucu oldu.
ABD askerlerinin Fırat’ın doğusundan çekilmesi, Türk askerinin bölgeye yönelik askerî operasyonunun önündeki çekincelerden birinin daha ortadan kalkması anlamına geliyor. ABD askerlerinin bölgeden çekilmesi ve Türkiye’nin operasyonunu engellemek gibi bir gaflete düşmeyecek olmaları, bölgeyi terörle elde tutmaya kalkan PKK/PYD’nin sonunun yakın olduğuna işaret ediyor. Zira TSK’nın Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı Harekâtları ordumuzun her türlü terör örgütünü yerle bir edeceğini dosta düşmana göstermiştir. ABD zırhı arkasına sinsice saklanan PKK/PYD de eninde sonunda aynı akıbeti yaşayacaktır. O günlere hızla yaklaşılırken PKK/PYD için yolun sonu görünüyor.
Terör sahasının temizlenmesi ile bölgeden göç etmek zorunda kalanlar memleketlerine dönebilecekler. Bu hem Türkiye’nin terörle mücadeledeki kararlılığının hem de Türkiye’nin insanî krizleri önlemek adına üstlendiği sorumluluğun bir kez daha teyit edilmesini sağlayacak.
Diğer yandan, ABD’nin aradan çıkmasıyla Türkiye’nin terör örgütüne karşı gerektiği gibi karşılık vermesi neticesinde terör örgütlerine de önemli bir mesaj verilmiş olacak. Türkiye’yi hedefe koyan terör örgütleri, Türkiye’nin kararlı duruşunun ABD’yi bile dize getirecek güçte olduğunu idrak ettiklerinde, Türkiye’ye karşı çıkmanın hiç de kolay olmadığını görecekler. Bu, psikolojik olarak Türk ve Türkiye karşıtı tüm kesimlerin Türkiye’ye yönelik bakışını da etkileyecektir. Zira, Türkiye’nin hem diplomasi hem de askerî araçlar kullanmak suretiyle ABD’yi bölgeden çıkartabilmiş ve devamında bölgeyi askerî bir harekâtla terörden temizleyecek olması, Türkiye’nin kudretini açıkça ortaya koyan bir gelişme olarak değerlendirilecektir.
Hatırlatmak gerekir ki, Türkiye’nin bölgeye yönelik operasyonuna sayılı günler kalmışken hem ülke içinden hem de sınır ötesinden terörle mücadele alanında memnun edici gelişmelerin yaşanıyor olması, ülke içindeki siyasî hava ile de yakından ilişkili. İktidarın güçlü olması ve günlük siyasî kaygılardan uzak durması, ABD ve diğer aktörlere karşı gösterilen direncin temel dayanaklarından biridir. Ülkemizde son zamanlarda yaşanan siyasî tartışmalarla, güçlü bir yönetimi ve etkin bir parlamentoyu mümkün kılan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sorgulanması gibi saçmalıkların derhal açılmamak üzere kapanması, Türkiye’nin Fırat’ın doğusundaki duruşunu ve gücünü mutlaka olumlu şekilde etkileyecektir.