Daha çiçeği burnunda emekli bir hocamdan, 70’li yılların ziraat fakültelerini çokça dinler oldum. Ziraat fakülteleri, tıptan sonra 2. sırada yer alırmış. Tıp fakültesini birkaç puanla kaçıranlar ziraat fakültelerini tercih edermiş. 1970’li yıllarda ziraat fakültelerinin itibarı oldukça yüksekmiş. Hatta tıp fakültesine giren bazı öğrenciler çeşitli nedenlerle, birkaç ay sonra ziraat fakültesine geçiş yaparlarmış. Eğitim süresi 5 yılmış. 3,5 yıl genel tarım bilimleri okunur, sonra bölümlere ayrılır ve son 1,5 yıl bölüm dersleri okunurmuş. Hem öğrenci hem de eğitim kalitesi yüksekmiş. Mezun olan her ziraat mühendisi özel sektörde veya isterse devlet kurumlarında hemen iş bulabiliyormuş.

Sonraki yıllar da benden… Ziraat fakültelerinde eğitim süresi 5 yıldan 4 yıla düştü. 2+2, 3+1 gibi yıllık eğitim programları oldu ve altı defa program değişti. “Ziraat fakültesi puanı düştü, değer kaybetti. Öğrenci kalitesi düştü, eğitim de etkilendi.” Tarım ülkesi olmamıza rağmen mezun olanlar iş bulamadı. İşsiz ziraat mühendisi sayısı arttı.

“2023 hedeflerimize, 2053 ve 2071 vizyonumuza uygun olarak bütün mesleklerde istihdama yönelik önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl ve 50 yıl için hangi meslekten ne kadar istihdam sağlanacak ve mühendise ihtiyaç var?”

Kalite, akreditasyon, uluslararası tanınırlık ve yükseköğretim kalite kurulu gibi kriterler güzel şeyler ama mühendislikte getirilen nokta bu kadar fazla sayıda fakülte ve bölüm programlarının açılması ne kadar doğru? “Önümüzdeki 10 yıl, 20 yıl ve 50 yıl için kaç tane ziraat mühendisine ihtiyaç var?” Bu projeksiyonlar oldukça önemli! 206 üniversitede 46 tane ziraat fakültesi mevcut. Konya’da 3 tane ziraat fakültesi var. Bir şehirde 3 tane ziraat fakültesi açılmasının gerçek mantığını; eğitim-öğretim, Ar-Ge ve istihdama yönelik olarak lütfen birileri anlatsın! İnanılmaz sayıda fakülte ve bölüm… Sonuç “asgari ücretle ziraat mühendisi çalıştırıyoruz maalesef!” (ön planda ziraat mühendisleri tutuluyor ama inşaat, makine, gıda vs. mühendislikler, ekonomi, işletme, turizm, öğretmen vs. mezun tüm meslek gruplarında da yaşanıyor.)

“Bu şekilde gerçek anlamda tekniker veya teknisyen yetiştirilemez!”

Tekniker veya teknisyen yetiştirilecek ise “bu tip okulların kesinlikle teorinin %25, uygulamanın %75 düzeyinde olması lazım!” Dolayısıyla oradan mezun olacak kişi mühendis olmayacak. Kişi; budama, aşı, bitki besleme, bahçe bakım teknikeri vb. olacak ya da makine için CNC operatörü olacak. Bunun için “ne makine mühendisi ne de ziraat mühendis olması gerekmiyor.” Ara elemanın bu şekilde donanımlı yetiştirilmesi sektörün de ciddi anlamda talebini artıracaktır. Peki, şu anda yapılan ne? “Bütün yüksekokulların hepsi kendine benzer fakülte programlarının, 2 yıla sığdırılmış minyatürüdür.” Dolayısıyla buradan amaçladığınız ne tekniker ne de teknisyen çıkar. Bizim “tekniker ve teknisyen algısında yüksekokulların yeniden yapılandırılması son derece önemlidir.” Özellikle mesleğe yönelik eğitim yapacak bazı alanlarda ise gerçekten meslek liselerinin aktive edilmesi zorunludur.

“Yirmi yıl önce kırsaldan gelen öğrenci sayısı oldukça fazlaydı. Bunlar kırsala döndüler, ziraat mühendisi olarak işlerinin başına geçerek tarımı kurguladılar ve yaptılar.”

Şu anda kırsaldan gelen öğrenci sayısı son derece az, çoğu öğrenci şehirlerden geliyor. Üniversitelerin büyükşehirlerde olması cazibe alanı oluşturuyor ve bazı bölümlerin kontenjanı bu şekilde doluyor. Tarımın doğduğu 1933 yılında açılan Yüksek Ziraat Enstitüsüyle ve onun devamı Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinin kadro durumuna baktığınızda; özelikle altyapı (yardımcı doçent ve araştırma görevlisi) kadrosunun gerçekte son derece vahim olduğunu görürsünüz. Her geçen 3-5 yıl içerisinde %30 oranlarında öğretim üyesi azalışı göreceksiniz. Alttan hiçbir şekilde takviye gelmediği sürece, bu kadar kuvvetli ve birikimi olan kurumsallaşmış laboratuvarıyla, araştırma istasyonlarıyla, çiftçilikleriyle bir fakültenin uygun eğitim verememe riskiyle karşı karşıya kaldığını göreceksiniz.

Ankara Ziraat uluslararası olmayacaksa, Ege Ziraat, Çukurova Ziraat, Erzurum, Bursa, Antalya gibi 1980’e kadar açılanlar uluslararası olmayacaksa kimler olacak? Bu altyapı ve donanımı ziraat fakülteleri kullanmayacaksa hem bilgi birikimini hem de teknoloji açısından bir şeyler gerçekleştirecek onu çiftçiye uyarlayacak, çiftçinin gelirini artıracak kurgu kimlerle ve nasıl yapılacak?

“Bu kadar fakülteden yılda 4500- 5500 arasındaki ziraat mühendisi mezununa istihdam bulma imkânını dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülke sağlayamaz!”

Ziraat fakültelerinde hangi program sistemini uygularsak uygulayalım. “Öncelikle akademik kadro ve altyapısının tamamlanması son derece önemlidir.” Öğretim üyesi ve yardımcıları 3 veya 4 yılda yetişmiyor. En az 10 yıl geçmesi gerekiyor. Dolayısıyla her 3-5 yılda bölümlerin akademik ihtiyacı karşılanırsa, bir anlamda eğitim ve öğretimin altyapısı sağlanmış olur. Derslerin uygulanmasına yönelik kurgular daha efektif olur. Stajların daha uzun süreli ve sektöre adapte şekilde yapılması sağlanır.

Son söz: “Bir ziraat mühendisinin eğitimi sadece öğretim üyesinin planlayacağı bir kurgu değil mezun meslektaşların, onlara istihdam veren özel sektörün, kamunun ve tabii ki kendi meslek kuruluşlarıyla birlikte bütün STK’ların görüşleri alınarak geliştirileceği bir kurgu ile yapılmalıdır.”

Ekonomimiz tarımla güçlensin, ziraat fakültelerinin yüzü gülsün!